Şu video burda bulunsun.
Vatana millete hayırlı olsun.
İlk içerik olarak bloğu açarken geçtiğim süreçlerden bahsedeyim. Bir süredir Ruby on Rails ile ilgilenmekteydim. Blog açma işini de son öğrendiklerimin uygulaması için bir fırsat olarak harcamak vardı aklımda. Gel gör ki olmadı. Birçok şey denemiş oldum, bilgisizliğimin farkına vardım. En sonunda blog açma işini daha fazla ertelememek için pragmatik davranmaya karar verdim ve kendi sitemi kendim yapmaktan vazgeçtim. Şimdilik blog'a içerik girmeye odaklanacağım. İlk olarak Ruby Toolbox'taki blog motorlarına baktım. Octopress birinci görünüyordu. Denedim. View'ları nasıl bir hiyerarşiyle oluşturacağımı bilemedim. Gem'in içinde bildiğimden farklı bir proje ağacı vardı. Proje içinde kayboldum. Sonra Publify'ı denedim, aynı şekilde... Proje ağacı ve kodu gözüme birazcık daha anlaşılır gelen ise Blogit oldu. Onu da çalıştırmayı beceremedim :) Aslında ben bekliyordum ki Wordpress kurulumu gibi şak diye yapıvereyim. Öyle olmuyor. Sürüm uyuşmazlıkları falan çıkıyor. Zaten bir işin başlangıç aşamasında kaybolup gitme huyum var (yine de blogit şurda bulunsun: https://github.com/KatanaCode/blogit). Rails'i geçtiğimiz yaz Linux Yaz Kampı'nda öğrenmiştim. 14 günlük kurs boyunca kafama kazınan ve benim de hoşuma giden şey şuydu: "Rails'te bir şey yapacaksan dur, hemen yapma; büyük ihtimalle yapılmışı vardır. Rails'in güzelliği gem'lerde". Ama başlangıç seviyesindeki biri için doğru gem'i bulmak sanırım o kadar kolay değil. Gem araştırmak ve bulduğun gem'i çözmek için zaman ayırmak gerekiyor. Kafayı soğutmak için Rails'ten uzaklaşmam gerekti :) Yıllardır yapmam gereken şeyi yaptım. Oturdum adam gibi front end çalıştım, iki gün falan, iş görür bir tema yaptım (sadece görünen yüz için). Ama sonuçta içerik girmeye (admin paneli) gelince yine back-end için başka bir şey arayışına girdim. Ama canım artık Rails istemiyor :) Açtım üşenmedim, PHP bilmiyorum diye bulaşmaktan korktuğum Wordpress işine kalkıştım. Kolaymış. İnsan bilmeyince korkuyor. İndirdim, içine baktım, Java bilen biri az buçuk anlıyor, html kodu üreten php dosyaları jsp'leri andırıyor. Fazla içine bulaşmaya da gerek yok zaten. Temayı Wordpress'e giydirmeyi araştırdım. Şurada konuyla alakalı güzel bir video var. Sonra fazla takılmayayım hadi açayım artık blogu dedim. Wordpress'in kendi sitesinde açtım. Wordpress.com insanları premium'a yönlendirmek için custom tema ekleme olanağını kaldırmış. Başka yerde host etmeye karar verdim. Site üzerinde tam hakimiyet istiyorum çünkü :) Bildiğim tek beleş yer Heroku. Onu da Ruby'den biliyorum. Olur mu ki derken baktım yapılmışı varmış (https://github.com/mhoofman/wordpress-heroku , nasıl yapıldığını anlatıyor). Tam aklıma yatmadı ama kurdum, çatır çatır da çalıştı. Wordpress'i ilk güncelleyişimden sonra hiçbir detay vermeyen bir hata mesajı ile site açılmamaya başladı Heroku'da. Hiç irdelemedim artık. Zaten Heroku'ya kurmak zorlama bir his veriyordu :) Güncellemeden sonra patlayınca tamam dedim artık bu işe ara vereyim. Ama Wordpress aklıma yattı. Sonra adam gibi bir hosting ve alan adı ile Wordpress'ten devam edeceğim. Ama blog işi yatmasın, bir şekilde hazır bir şey açayım artık dedim. Ekşi'deki şu yorum beni Weebly'yi denemeye ikna etti, adam çok hassas bir noktaya parmak basmış. Weebly'den Wordpress'e göç yolları da mevcutmuş zaten. Lazım olursa şu da link'i: http://www.wpbeginner.com/wp-tutorials/how-to-properly-move-from-weebly-to-wordpress/ Tasarımı ve kullanımı şimdilik çok hoşuma gitti. SEO'su falan nasıl göreceğiz. Hoş benim ne sıklıkla içerik gireceğimi görelim de hele :) |
YazarÜniversite sonrası işsizlik döneminde kozasından çıkmaya çalışan bir bilgisayar mühendisi larvası olan yazar, oyun geliştirme, görsel tasarım ve müzikle ilgilenmektedir. Arşiv
Ağustos 2020
Kategoriler
Tümü
|